Yüksekten Bakınca Atlayasım Geliyor!

İnsanoğlu aşağıdan yukarı bakınca uçmak, yukarıdan aşağı bakınca atlamak mı ister? Yüksek yerlerden aşağıya bakarken bazen dürtüsel olarak içten gelen “atlasam mı?” “atlasam ne olur ki?” sorularını yalnız benim sormadığımı düşünüyorum. İşte bu yazıyı kaleme almam da bu yüzdendir.

Ne Olur ki Atlasam?
Bazen oldukça yüksek yerlerden bakarken zihnimden “Bir atlasam, arkamdan biri itse ne olur?” gibi cümleler geçiyor. Aslında bu durumun korkudan kaynaklanan bir evham olduğunu düşünüyorum. Çoğu kişide olduğuna inandığım, yükseklik korkusunun yansıması olarak ortaya çıkan, aslında yüksekten değil de ya atlarsam diye insanın kendisinden korkmasına yol açan bir durum. Ya biri iterse? (Kimse olmadığını bilsek bile) Ya rüzgar çıkarsa? (Hava muhteşem olabilir) Ya atlarsam? (Sonucunu bile bile niye atlayayım?)
Beyin bir şekilde yükseklik korkusunu azaltmaya çalışıyor sanki, atlama isteği ile yükseklik korkusu ikileminden kurtulmaya çalışıyor olabilir. Gerçekten atlama isteği varsa da, o da insanın gördüğünü elde etme isteğinden geliyor olabilir. İnsanoğlu her gördüğüne ulaşabileceğini ve istediği zaman da ondan uzaklaşabileceğini bilmek ister. İstediğimde atlayabilmeliyim, atlayıp sonra tekrar bu yüksekliğe geri çıkabilmeliyim diye düşünür. İlkel benliği bunu “yap” dese de, bilinçli zihni “yapma” der. Bilinçli zihin galip geliyor şükür ki, insan uzun uzun aşağı bakar, neler saçmalıyorum ben der ve yapmaz.
Bu durum ölme isteği ile de alakalı değil, çünkü bunu yaşayan çoğu kişi, bunu yaptıktan sonra süpermen gibi yere vurmadan tekrar havalanacakmış gibi hisseder.

Yüksekten Düşme Temel Korkulardan Biridir

Akrofobi, yüksek bölgelerden korkma için verilen isimdir. Yükseğe çıktığında insan panikler ve tutunacak bir şey arar. Dengede durabileceğine inanmaz ve paniği artarsa hemen aşağı inmek ister. Genel belirtiler bir çok fobideki gibi duygusal ve fiziksel olarak benzerdir.
Araştırmalar insanların genellikle yüksekten korkmalarının normal bir durum olduğunu gösteriyor. Bir araştırmada, emekleme çağındaki bebeklerin, anneleri çağırmasına karşın, yüksekte yer alan bir cam paneli geçmeyi reddettikleri görülmüş. Bu sebeple yükseklik korkusunun yaşamda kalma mekanizmasının yerleşen bir parçası olduğu düşünülüyormuş. Bir çok uzman, yükseklik korkusunun bize zarar gelmesini önleyebilecek ve mantıklı sayılabilecek, sık görülen bir korku türü olduğunu ve doğuştan getirdiğimiz doğal korkularımızdan biri olduğunu söylüyor.
Yükseklik Korkusu, Aslında Bir Denge Sorunudur
Denge, duyuların kesiştiği noktada kurulabiliyor. Normal durumlarda denge rahatlıkla kurulabiliyorken, olağandışı durumlarda çelişki ortaya çıkabiliyor. Çok yüksek bir yerde durduğu zaman, insan beyni verileri doğru yorumlayamadığı için, karışıklık meydana geliyor. Gözler yerin uzaklığını tam olarak saptayamaz, dokunsa dokunamaz ve beyine net bir bilgi gönderemezken, insan bir zemin üzerinde durup bir yere dokunuyorum mesajını verir ayakları ile. İki farklı bilgi çelişki yarattığı için denge bozulur ve pozisyonu netleştirmek zorlaşır. Yüksekten atlama isteği de bu dengesizlik sonucu buna son verme isteği ile ortaya çıkıyor olabilir.
Ayrıca farkettiğim bir şey daha var ki, yüksek atlama isteği ile aynı şekilde metroda, trenin önüne atlama isteği/korkusu da yaşanabiliyor. Bu noktada, genelde İstanbul gibi büyük şehirlerde bu durumların daha fazla yaşanıyor olduğundan yola çıkarak, konunun büyük şehirlerin insanda yol açtığı kaygı, endişe, panik duygularından kaynaklanıyor olabileceğini de düşünüyorum. İnsan beyni yaşadığı kaygıyı sonlandırma isteği ile bunu yapıyor olabilir.
Bu durum kaygılı / stresli zamanlarda çok yaşanıyor ise ve bunu fark etmişsek paniği, endişeyi azaltmak kaygıyı sonlandırmak için rahatlatıcı / stres attırıcı aktivitelerde bulunabilir, derin nefes çalışmaları yapabiliriz.
Ancak atlama isteği olarak belirttiğim bu durum sürekli yaşanır hale geldi ise, günlük yaşamı etkiliyor ve hayat kalitesini düşürüyorsa mutlaka konu ile ilgili ruhsal yardım almak gerekir.
canel Yazar:

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir