Anılarımın Şahidi Kokular…

Anneanne evinde yeni pişmiş dolma kokusu, yaz sıcağında yeni kesilmiş karpuz kokusu, uzunca bir süre para biriktirdikten sonra alınan yeni arabanın kokusu… Sabun kokusu, anne kokusu, evlat kokusu, çikolata kokusu, kahve kokusu… Kokular; bir anda cesaret veren, belki hüzünlendiren, bizi bizden alan, neşelendiren, anılarımızı tetikleyen kokular…
Onları bu kadar önemli yapan nedir hayatımızda? İnsana en güzel keyifleri kokular yaşatmaz mı? İyi ya da kötü, duyguları zıplatırlar herşeyden önce. İnsanları kendinden de alabilir, kolayca bir anı zehir de edebilir. Peşinden sürükleyebilir ya da bazen çokça neşelendirir. Basit bir koku bile insanın bütün hafızasını allak bullak edebilir. Eski sevgilinin parfümü ya da negatif olayların yaşandığı bir mekandaki odanın kokusu, aylar yıllar geçse bile, tekrar aynı kokuya maruz kalındığında, hızla duyguları geri getirebilir. Kokular anıları tetikliyor, insanların psikolojik durumlarına da doğrudan etki ediyorlar. İyi anılar güzel de peki ya kötü anıları hatırlatıyorlarsa ne yapacağız?
Tarih Boyunca Kokular ve Önemi
Kokunun tarihi insanoğlunun yaradılışı kadar eskiye dayanıyor. Tarih boyunca özellikle kadınlar tarafından oldukça önem taşıdığına inanılan kokular insan psikolojisini de etkileme konusunda da oldukça aktif role sahip. Tarihte koku, insanları etkileme konusunda o kadar önemliymiş ki, Mısır Kraliçesi Kleopatra, çok güzel bir kadın olmamasına rağmen Mısır rahiplerine hazırlattığı gülün de içinde bulunduğu kokularla döneminde nam salmış. Aynı şekildeBabil ve Çin’de de kraliçeler güzel ve çekici bulunmak için gül ve zambak kullanırlarmış. İlginç bir bilgi olarak, ünlü bir kahin olan Nostradamus, aynı zamanda bir parfüm ustasıymış.
 
Osmanlı hekimleri de, Mevlana’nın “koku, gönül gözünü açar” tavsiyesiyle insanların tabiatlarını çok iyi tanıyarak, buna göre kokular belirliyorlarmış. Kokular ayinlerde ve kutsal törenlerde de, törende hazır bulunan insanları farklı şuur halleri içine sokma amacı ile kullanılıyormuş. Aynı şekilde mevlütlerde yakılan misk-i amber ve ikram edilen gülsuyunun da bu amaçla (ortamdaki kişilerin şuurlarında normalden farklı, ortama uygun bir hal yaratmak amacıyla) kullanıldığı söyleniyor.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayten Altıntaş, kokunun psikolojik tedavilerde uygulandığını, Türk tıp tarihinde kokunun insan üzerine etkilerinin araştırıldığını, yıllar süren çalışmalar sonucunda da, bitkilerin ve esanslarının birçok hastalığı önleyici ve şifa verici etkilerinin olduğunun anlaşıldığını söylemiş. ‘‘Aroma Terapi’’ de uzun zamandır yurt dışında yaygın olarak alternatif tedavilerin başında geliyor. Her geçen gün kokuların sırları üzerinde çalışmalar sürüyor. Kokulu bitkisel şifalı yağlar yurt dışında olduğu gibi Türkiye’de yaygın olarak kullanılıyor.
Kokunun Fizyolojik Etkisi ve Bilimsel Açıklaması
Burnumuz beynimize en hızlı ulaşım sağlayan yollardan birisidir. Dolayısıyla burun ile alınan kokular da aynı şekilde hızlı bir biçimde beynimizi etkilemektedir. Kokular, bazen bilinçli olarak farkına varamayacağımız istek ve davranışlarda bulunmamıza da neden olurlar. Bu sebeple koskocaman bir parfüm endüstrisi doğmuştur. O kadar etkilidir ki parfümler, cinsel enerjiyi harekete geçirir, enerji verir, yaratıcılığı besler, coşku ve istek uyandırırlar.
Kokuların vücuda girişi deri ve solunum yolu ile olmaktadır yani kokular deri yolu ile tüm vücut tarafından emilebilir ve böylece kolayca hücrelere ulaşabilir. Kokusu olan her ne varsa öncelikle burun aracılığı ile hiçbir engel ile karşılaşmadan direkt olarak beyine; koku alma soğancıklarına iletilir. Soğancıklar da limbik sisteme (kalp atışlarını, nefes alıp vermeyi, hafızayı, stres düzeyini, hormon dengesini kontrol eden beynin hayati bölümlerini içine alan sisteme) bağlıdır. Vücudumuzdaki duyuların uyarıları öncelikle beynin dağıtım merkezine iletilir, kontrolden geçtikten sonra beynin o duyudan sorumlu olan bölgelerine ulaştırılır.
Ancak yalnızca “koku duyusu”, hiçbir yardımcı iletim mekanizmasına ihtiyaç duymadan ve beyin tarafından kontrol edilmeden direkt olarak görevli sisteme ulaşan tek duyu organıdır. Kokular, duygusal hafızayı, psikolojik ve fizyolojik hormonları ürettiren merkez olan hipofiz bezini, cinsellik, tiroid ve büyüme gibi hormonları dengeleyen bölge olan hipotalamusu uyarırlar. Kokular o kadar güçlü etkiye sahipler ki hayatımızda, diyet yapan insanlara yiyecekleri sadece koklayarak doyuma ulaşmaları ve böylece daha az yemeleri öğütlenir. Aynı şekilde koklamanın hafızaya pozitif etkisinin olduğu, özellikle biberiye yağını gün içinde ara sıra koklamanın hafızayı kuvvetlendirdiği söylenmektedir.

Acı Veren Kokular: Oyuncu Aynı Rolü Farklı

Kokuların hayatımızda oynadıkları rolün büyüklüğüne bakıldığında sadece pozitif değil negatif deneyimlerde yaşatabildiklerini kolayca görebiliriz. Peki, bu yazının da kaleme alınmasında itici güç olan, negatif etkiler yaratan kokularla olan bağımızı nasıl ortadan kaldırabiliriz? Bu noktada sıklıkla yaşanan kötü deneyim, eski eş/sevgilinin kokusu (parfümü) olarak karşımıza çıkıyor. Hiç beklenmedik bir anda karşılaşılan bu koku, daha dün gibi tüm duyguları bulunduğumuz yere getiriyor, hem de ışık hızıyla! Duygusal karmaşa bir yandan sürerken, bir yandan kendimizi bu parfümü bir daha asla koklamayacağım derken bulabiliriz. Bu konudaki en hızlı ve en kolay çözüm, aynı kokuyu hayatımızda çok değer verdiğimiz bir başka insanın kullanmasını sağlamaktır. Örneğin, kardeşe, anneye, babaya ya da kuzene, arkadaşa. Acı veren koku, kötü deneyimler yaşanan bir mekanın kokusu ise de, o kokunun olduğu yere yeni birini (sevdiğimiz birini) ya da yeni deneyimleri getirmek de bu konuda bir çözüm olabilir. İnsan beyni en son deneyimini hatırlıyor ve bir süre sonra eskileri siliyor. En mantıklı çözüm, yeni deneyimi eskinin yerine yerleştirmektir.
NLP (sinir dili programlaması) de bu uygulamaya “çapalama” adı veriliyor. Çapalar bir sembolü uyarıcı haline getirerek bir durumu tekrar tekrar yaratmamızı sağlıyorlar. Uyarıcılarla (parfüm), pozitif psikolojik bir durum yaratabiliyoruz. Eski sevgilinin parfümü her burnumuza geldiğinde acı veriyorsa, bu çapayı yenisi ile değiştirerek durumu lehimize çevirebiliriz. Aynı şekilde, tersten bakacak olursak da, bir yerde ve bir anda çok mutluysak ve o duyguları kolaylıkla hatırlamak istiyorsak, bunun için de herhangi bir koku ile çapalama yapmak, o duyguları hatırlamada çok işe yarayabiliyor. Hayatımızdaki en keyif aldığımız anlardan birinde istediğimiz bir kokuyu bileğimize sürdükten sonra, derin derin koklayabiliriz. Duygusal yoğunluk yaşadığımız böyle anlarda bu çapalar kendiliğinden oluşuyor. Daha sonra her kokladığımızda o duyguları anda yaşanıyormuş gibi davet etmemiz mümkün olabiliyor. Bize acı veren durumlarda ise, bilinçli bir şekilde zihinsel olarak çapayı değiştirerek çözüm üretebiliyoruz.
Çözülmeyecek hiç bir sorun, kırılmayacak hiç bir kısır döngü yok… 
canel Yazar:

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir