Evet evet gerçek, hala sosyal medyayı yasaklayan, kullanımını saatlerle sınırlayan şirketler var. 🙂
Tüm bunların sebebi mi? Performansı olumsuz etkiliyor, çalışanlar işlerini yapmıyor, zamanlarını boşa harcıyorlar diye.
Webrazzi’den göz attığım kadarı ile, Türkiye’de yaklaşık 9.5 milyon Twitter kullanıcısı, 30 milyon civarında Facebook kullanıcısı, 2 milyona yakın da Linkedin kullanıcısı var. Her geçen gün kullanıcı sayıları artmakla birlikte hayatımızdaki yeri ve önemi de artmakta. Bazen bu bir bağımlılık mı değil mi diye tartışıyor olsak da yepyeni bir çağın çoktan başladığının farkındayız ve bizzat yaşıyoruz. Gün içinde ne kadar zamanımızı ayırdığımız kişisel olarak değişmekle birlikte, bir tweet atmanın ya da facebookta / linkedinde bir içerik paylaşmanın en fazla bir kaç dakika alacağını düşünüyorum. Zamanını verimli kullanamayan biri, hiç bir şekilde kullanamaz zaten. Yasaklasanız da, yasaklamasanız da.
Şunun mümkün olduğunu fark etmek önemli: birden çok şeyi eş zamanlı yapabiliyoruz ve bu bazı insanları oldukça tatmin ediyor. Mesela, linkedinde bir aday profiline bakarken, akabinde bir e-mail göndermek, sonrasında bir proje üzerinde çalışırken facebookta gelen bir mesajı yanıtlamak, bir yandan iş arama sitesinde adayları cevaplarken bir de tweet atmak çok zor değil. Sosyal medyanın gün içinde kullanımı (iş için kullanım haricinde) bir “mola”dır. Gizli saklı yapılmasına gerek yoktur.
Kendimizi neden kandıralım ki? Hepimiz gün içinde “kişisel” işlerimizle ilgilenmiyor muyuz? 8-10 saatin tamamını durmaksızın işle ilgilenerek geçirmek söz konusu olabiliyor mu? Hiç mi molamız yok? Mola denilen şey sadece sigara, kahve, çay mıdır? Eskiden öyleydi, doğru. Peki ya bugün? Ayrıca çoğumuz günde sekiz saat çalışıp mesai bitiminde iş işte kalır demiyor uyku hariç “online” yaşıyoruz. Yani, iş ve özel yaşam iç içe geçmiş durumda. Yani arada keskin bir çizgi yok.
İşinin sorumluluğunu taşıyan, kendini bilen, yapması gerekenlerin farkında olan, otokontrole sahip biri için “yasak” ne kadar anlamlı olabilir? Bu özelliklere sahip olmayan birileri varsa, onu tartışmak gerek önce. İşlerde önceliklendirmeyi doğru yapmak önemli bir meziyet hakikaten. Birine sorumluluk verip de istihdam ediyorsanız, süreçle değil, sonuçla ilgilenin. Olabiliyorsa etkin bir performans sistemi kurun, çıktıları sorgulayın ama ne olur sosyal medyayı yasaklamayın. “Komik” oluyor.
Ayrıca, akıllı telefon çağında neyin yasağı? Ekranda excel açıkken, eldeki akıllı telefonda da facebook açık. 🙂 İddia ediyorum ki, sosyal medyanın yasak olduğu şirketlerde kullanım daha fazladır. Yasak psikolojisinin insanı olumsuz etkilediği bir gerçek.
Sosyal medyaya harcanan zamanın dengelenmesi kişisel olarak değerlendirilecek bir konu. Yani bunun yönetilmesi şahsi sorumluluğumuz. Şirketimizin yasak koyması ne işimizi daha etkin yapmamızı sağlar ne de daha az zaman ayırmamızı. Yeni dünyaya ayak uydurmak yerine ayak sürümek doğru bir yaklaşım değil.
Artık yasakları değil de; birey olarak, şirket olarak, ülke olarak, nasıl gelişebileceğimizi, farklılıklardan nasıl beslenebileceğimizi, nasıl daha fazla üretebileceğimizi konuşalım!
Hayal kurmak da yasak mıydı?
“Zekanın gerçek göstergesi, hayal gücüdür, bilgi değil. Hayal gücü her şeydir.” (Albert Einstein)
İlk Yorumu Siz Yapın