Koçluğa dair teknik bilgiler kadar onların seanslarda nasıl harmanlandığı da merak konusuydu benim için. En çok da bu işi ustaca yapanların seansları… Deneyimli koçlar, neler yaşarlar?
Bu noktada “Biri Beni Dinliyor”, çok keyifli bir dille okuyucuyu da sürecin içine katarak kapıyı aralıyor.
İlgi Coaching’in kurucusu, Türkiye’nin bilinen en iyi koçlarından, Türkiye Uluslararası Koçluk Derneğinin kurucu üyesi ve danışma kurulu üyesi Dilek Yıldırım’ın bu kitabında, teknik anlamda koçluğa dair satırlar bekliyorsanız, şaşırtacak demektir.
Baştan sona hikayelerle bezeli, bir roman akıcılığında, keyifle okurken düşündüren, kahramanlarla özdeşleştiren bir kitap bu. Koç olmanın yanı sıra, yazar da olmalı Dilek Yıldırım Akgün. İyi ki 40. doğum gününde yaratıcı yazarlık kursu armağan etmiş kendisine. Yazı evi sever bir insan olarak, “Yeşim Cimcoz Yazıevi”nden aldığı eğitim sonrası yazmaya başladığını paylaşması ise benim için çok keyif verici. 🙂
Profesyonel bir koç olarak, “herkesin kendi hikayesini değiştirme gücü olduğuna inanıyorum” diyor Akgün. Bu değişimde koçun ve koçluğun rolü nedir, rahatlıkla cevabını bulabiliyor insan. Seansların içinde hissettiren o kadar güzel betimlemeler, diyaloglar var ki…
İş hayatına ve hayatın bütününe dair hep hatırlamak isteyeceğim “aklımda kalanlar”:
– Unvan önemli değil, önce insan olmalısın.
– Unvanlar masalara aittir, içini doldurmak bize bağlı.
– Bir yönetici ne kadar duvarsız ve açık olursa, ekibi ile ilişkisi o kadar yakın ve doğal olur.
– Ha bir de birlikte eğlenebilmek gerek.
– İş hayatında da yeri gelince “hadi gel, iki dost olarak konuşalım, neyin var” diyebilmek lazım.
– Kim demiş yönetici duyguları dinlememeli diye?
– Kim demiş işyerine duygular getirilmez diye?
– Olacakları akılda kurgulayıp, cepleri verilebilecek yanıtlarla doldurmak, savunma mekanizmasını aktifleştirir, netlik kaybolur.
– Konulara sadece kendi pencerenden bakma.
– Bazıları üzülse de doğru kararları vermek, ekipte güvenilirliği arttırır.
– Sadece görev odaklı değil insan odaklı olmak, çabucak farkedilir, farkedilen sonuçlar doğurur.
– Gitmek istediğin yere ulaşırken tökezlediğinde seni buraya nelerin getirdiğini hatırla.
– Vizyonunda her zaman hem iş, hem insan olsun.
– Boğulmamak, kaybolmamak, odağı kaybetmemek için yerinde “devret” işleri.
– Önce insan değişir, sonra iş.
– Şunu yap yerine, sınır koymayarak nasıl yapabilirsin demek, mucizevi sonuçlar doğurur.
– İnsan kendini önemsedikçe, önemsenir.
– Bütüncül bakabilmek kadar bütün hissedebilmek te önemli.
– Kontrolcülük işe yaramıyor, olayları olduğu gibi kabul edip çözüm üretebilmek ilerletir.
– Başarı sadece sonuçlar değil, insanların hayatlarına dokunmaktır.
– Duygularımızı kontrol edemesekte davranışlarımızı kontrol edebilme gücümüz var, insan olmanın gücü.
Koçluğa dair aklımda kalanlar:
– Koç bir soru sorar; mesaj, cevap ve sonuç koçluk alanındır…
– Koçlukta sihirli değnek koçta değil, koçluk hizmeti alan müşteridedir.
– Hepimizin bir hikayesi var, hikayeler paylaşıldıkça aradaki bağ güçlenir.
– Umutsuz insan koçluğa niyetlenip te koçluk almaz. Orada olma sebebi bir parça da olsa, umuttur.
– Koçluk sürecinde konu ne olursa olsun odak noktası, koçluk alan kişidir.
– Koç da karşısındaki kişi ile birlikte öğrenir.
– Nasıl ki bir bitkiye su birden değil yavaşça verildiğinde daha etkili ise, koçluk sürecinde de zamana yaymak aynı etkiyi sağlar.
– Minik farkındalıklar büyük değişimleri getirir.
Herkesi olduğu gibi kabul edebilmek ne de zordur aslında. Nasıl da olgunluk gerektirir…
Karşımızdaki talep etmeden öğüt vermeye eğilimli bir milletiz (Hastayım diyene ilaç önerilir de, doktora git denmez pek).
Koç da bir insan. Haliyle iç sesi susmuyor. Koçluk alan kişiyi ilk gördüğü andan, sürecin sonuna kadar her aşamada zihninden düşünceler geçiyor. Aslında bir koç yargılamaz öyle değil mi? Robotta değiliz ya. Koçun aklına düşen yargı, sıfat ve her neyse yaşanan, nasıl dönüştürülür? Öğüt verme isteği geldiğinde, koçluk alan kişinin kendi cevaplarını barındırdığını bilerek nasıl sadece soru sorar?
Koçlukta şu yapılmaz, bu ise şöyle yapılır gibi kurallar hiç mi esnetilmez? Ya da ne zaman esnetilir?
Bunları yapabilmenin kilometre işi olduğunu, deneyimle pişmenin yardımcı olacağını az çok biliyordum da, roman tadında koçluk hikayelerine tanıklık etmek yoktu aklımda.
Kendim koçluk alıyormuşum gibi cevaplarımı buldum. İmrendim de doğrusu, gerçek hikayelerin gerçek kahramanlarına.
Herkesin de kendinden bir parça bulabileceğine inanıyorum.
Koçluk yolculuğunda insana ışık tutan bu kitabı, sadece koçlukla ilgilenenler değil, bence iş dünyasında olan herkes okumalı.
İlk Yorumu Siz Yapın