Kendimi en rahat hissettiğim ve en enerjik çalıştığım dönemler, birlikte çalışmayı sevdiğim insanlarla, her şeyden önemlisi “güven” duygusunu hissedebildiğim dönemler. Onca ekip ruhunu güçlendirici eğitimler / etkinlikler bir yana dursun, en önemli unsurun “güven” oluşturmak olduğuna inanıyorum. Ancak, uyum ve güven ile bir ekipte dinamizm yakalanıyor bana göre. Kolay kolay da kurulmuyor o yapı!
Genellikle, aynı şirkette yılları geçirmenin negatif taraflarından bahsedilir; monoton, körleşmiş, heyecanını kaybetmiş çalışanlardır onlar. Evet, bu tür örnekler olduğu gibi zıttı örnekler de mevcut. Herkesin şartları aynı değil ve bazı şartlar ezber bozdurabilir. Tek bir doğru olmamakla birlikte farklı deneyimlerin insanı zenginleştirdiğine inanıyorum. Ancak bunca yıldır karşılaştığım örneklerden şunu farkettim ki, bir insan eğer hayat enerjisine sahipse, hayatla kavgası değil dansı varsa, kendini geliştirmek su içmek gibi gerekliyse hele bir de çevresindeki insanlarla huzurlu çalışıyorsa uzun yılların negatifliğini beklendiği şekilde yaşamıyor.
Bazen öyle sinerji yaratılır, öyle dinamikler yakalanır ki bir ekipte, üyeler başarıyı bu birlikteliğe borçlu olurlar. Özel bir şeye gerek yok, birlikte geçirdikleri zamandan, birbirlerine verdikleri destekten, güçlüklerin üstesinden gelme biçimlerinden (birlikte hallederiz) anlaşılır aradaki bağ. İşte bu çok kıymetli bence. Bazen sırf bunu kaybetmemek, bu ortamı sürdürmek için bile ekipten ayrılmaz birileri.
Ben birbirine alışmış, birbirinden güç alan insanların birlikteliğinin başarıyı katlayarak büyüttüğüne inananlardanım. Zira Harvard Business Review’da; Harvard Business School Profesörü Robert Huckman ve North Carolina Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bradley Staats, makalelerinde aşina ekiplerin neden bozulmaması gerektiğini anlatmışlar.
Bir çok yönetici aşinalığın önemini kavrayamıyor. Çalışan bağlılığı, motivasyon, ekip ruhu diyor da aşinalığın öneminin farkında mı? Emin değilim. Makalede, çok başarılı bir ortopedi cerrahından bahsediliyor. Bir çok meslektaşından daha iyi sonuçlar alan bu doktor, bulunduğu hastanedeki en verimli ikinci doktorun, 2.5 katı kadar operasyon gerçekleştiriyormuş. Hasta memnuniyeti de cabası. Sırrı sadece yeteneği değil, kendi deyimi ile 18 yıldır aynı hemşirelerle çalışıyor olmasıymış!
Ekip aşinalığı konusunda çalışmış olan Richard Hackmann, bireyler gibi ekiplerin de bir öğrenme eğrisi olduğundan bahsediyor. “Ekip üyeleri birbirlerine aşina oldukça daha iyi işler çıkarırlar” diyor. Oxford Üniversitesi profesörü David Upton’ın bir yazılım şirketinde gerçekleştirdiği (11.000 civarı çalışanın dahil olduğu) çalışmada şöyle bir sonuç çıkmış: Aşinalık %50 arttığında, yapılan hatalar %19 azalıyor ve bütçeden sapma oranı da %30 düşüyor.
Birbirlerine güven duyan ekip üyeleri, doğru iletişim tarzını seçiyorlar. Aralarındaki (var ise) tecrübe farklılığını gelişim aracı olarak görüyorlar. Kimin ne kadar bilgiye sahip olduğunu biliyor, herkesin güçlü yanını doğru şekilde değerlendiriyorlar. Değişim karşısında daha esnek olabiliyorlar, yeni talepleri karşılamada güçlerini birleştiriyorlar. Ekip olabilmek başlı başına bir değer. Ekipten birinin gitmesi, gittiği yere tüm bu değeri götürmesine yetmiyor. (Asıl başarı birliktelikle geldiğinden, bunun önemini bilen, gittiği şirkete, ekibini de taşıyan yöneticiler var.)
Kuru kuru uzun süreler birlikte çalışmak değil bahsedilen elbette. Hiç unutmuyorum, yaptığım stajlardan birinde bir uzman vardı, 20 yıldır aynı şirkette çalışıyordu. Öylesine “robot” gibi çalışıyordu ki (işi veri girişi ağırlıklıydı), oturduğu koltuktan bir yana geçtiğinde, hangi tuşa bastığını ezbere söyleyemiyordu. Yerine geçince alıştığı gibi yapabiliyordu, birine anlatamıyor ancak gösterebiliyordu. Diğer yandan, departman içi azılı rekabet midir ekibi canlandıracak olan? İnsanları birbirine kırdırarak verim alacağını sanan yöneticiler de var. Yıllarca birlikte çalışmaktan kastım bu profildeki kişilerin oluşturduğu ekipler değil.
Kaç ay, kaç yıl birlikte çalışıldığı değil de, ne kadar hızla güven telkin edildiği, ne kadar uyumlu olunabildiği ve ne kadar aşina olunduğu önemli.
Neler Yapılabilir?
- İşten ayrılmak üzere bir teklifi değerlendiren çalışanı hemen gözden çıkarmak yerine ekibin nasıl etkileneceği düşünülmeli,
- Negatif giden bir şeyleri sezinleyebilmeli ve kişi gitmeye karar vermeden bizimle kal görüşmesi yapmalı (İdil Türkmenoğlu’na selamlar),
- Yeni gelmiş bir yöneticiye kendi ekibini kurması için fırsat verilmeli,
- Aşinalığı takip etmeli, kimler birlikte daha iyi çalışıyor, daha üretken, ne gibi çıktılar var gözlemlemeli.
Aşina ekipler, uzun vadede daha iyi performans sergiliyor. Çok uzun süre birlikte çalışan insanların hantallaştığı ve performanslarının düştüğü savına inanmıyorum. Olsa olsa en az biri birlikte üretmekten“vazgeçmiştir”. Zaman kendi başına yıpratıcı bir değer değil bana göre. Bir çok şart değerlendirilmeli, en azından her organizasyon birbirine alışmış, birlikte güzel işler başarmış bireylerin daha iyi sonuçlar elde edebileceğine inanmalı ve denemeli.
Güçlü uyumlu bir ekip kurmak ve bunu sürdürebilir kılmak, başarı için baskın bir kriter bana göre.
İyi bir ekip kolay kurulmuyor, kolay da dağılmasın.
İlk Yorumu Siz Yapın