Merakımdan Ölebilirim!

Edmund Burke, “merak, insan aklında keşfedilen ilk ve basit duygudur“, demiş.

Öyle ya, “merak” cennette yasaklı elma ile başlamadı mı? Merak toplumumuzda da negatif algılanır çoğu kez. Kediyi merak öldürmüş, bin merak bir borç ödemezmiş, insanın başına ne geliyorsa ya meraktan gelirmiş gibi bir çok deyim vardır, boşa değildir. Hatrı sayılır bir ön yargı ile söylenmiş olmaları muhtemel.

Diğer yandan, Michel Foucault, merak ilgi uyandırıcıdır, var olanları ve var olabilecekleri önemsemektir demiştir. William Arthur Ward ise, “merak, öğrenme mumunun fitilidir” demiştir.

Konuyu, zihnimin kıvrımlarında döndürüp duran Psikeart’a bir teşekkür borçluyum. Yeni sayısında, enine boyuna işlediği için. M. Emin Önder diyor ki, “davranış bilimlerinde merak konusu ile ilgili çok az çalışma yapılmıştır. Oysa cevaplanacak ne kadar çok soru vardır, en iyisi merak iyi mi, yoksa kötü mü, siz karar verin”.

Ben verdim. Merak, iyidir.Daha fazla öğrenmeyi ve bilgiyi sağlar. Bilgi de güçtür. Önemli olan merakı nereye ve nasıl yönlendirdiğimizdir…Sürdürülemeyen, başkalarının haklarına saygı duymayan, sığ merak bizi bir yere taşımaz. Kendini bilme amacı ile yol almak yerine, hadsizce başkalarının alanlarına duyulan değil asıl bahsettiğim. Yazıma konu olan, öğrenmeyi ve yeni deneyimleri körükleyen, geliştiren, anlamaya ve değişmeye ant içmiş bir serüven olan merak.

Çok defa iş hayatında dahi “ciddi ciddi” duydum bu cümleyi: “Amma da meraklısın!” Hani sevimli gibi duran, aslında onaylanmayan Meraklı Melahat yakıştırması ile…

Nedir bu? Bir övgü mü, yoksa yergi mi? Merak ettim de!

Hakkımda sayfamda dahi bahsetmişim merakımdan… Sen kalk, görev insanından merakını anlamasını bekle. Oysa ki, onun gündelik rutin hayatına çomak sokup duruyorsun. Daha fazla ne var? Neyi değiştirebiliriz? diye düşündürür merak. Görev insanı, düşünmeyi sevmez oysa. Olanı götürür, iş budur.

Bir İK’cı olarak önemsememiz gereken yetkinliklerden biri olduğunu düşünmüşümdür hep. Salla başı, al maaşı modeli muhtelif çalışanların yergi olarak sunmalarına inat övündüğüm bir özelliğimdir merakım. Cesaretle birleştiğinde bazen sevimsiz sonuçları olsa bile!

Merakı olan insan, araştırmacıdır. Yenilikleri dener, risk alır. Algıları açıktır. Merak zihni dinç tutar, yaşama heyecan katar, farklı bakmayı sağlar. Meraklı insan da, rahatlık alanından çıkar, elini taşın altına koyar. Gözlerinden tanırsınız, ayrı bir parlar.

İngiltere orijinli, İK Profesyonellerinin bağlı olduğu bir organizasyon olan CIPD, en iyi insan kaynakları uygulamalarını hayata geçirmek için sahip olunması gereken davranış göstergelerinden birinin “merak” olduğunu söylüyor. Oldukça ilgi çekici! İçinde bulunulan organizasyona, sektöre, çevreye merak. Şirketin güçlü yanları neler, rakipler neler yapıyor? Cipd, merakı şöyle tanımlıyor: “gelecek odaklı, soru soran ve açık görüşlü olmak; organizasyona değer katmak için yenilikçi yollar aramak.” Michael Moran, HR Magazine’deki makalesinde, “merak, kendi küçük alanımızın ötesinde dünyayı anlamak ve gözlemlemektir. Başkalarını başarılı kılan ne, buna ilgi duyun. Hatta, kendi sektörünüzün dışında başka bir sektörü de inceleyin. Onlar neyi nasıl başarıyorlar?” diyor.

Çok bildiğini sanmak, merakı öldürür. Bilmek, yeni bilginin düşmanı olur bir nevi. Yaşama tutundurur oysa merak. Yeni dünyalar keşfettirir. Olmasaydı bunca keşif, bunca icat olur muydu? Ne zaman keşfe çıksak, yeni bir dünya buluruz. Ne demiş Einstein, önemli olan sorgulamayı bırakmamak, kutsal merakı kaybetmemektir!

Merak yüzünden bir kedinin öldüğünü söylüyorsanız, size o kedinin asil bir şekilde öldüğünü söyleyebilirim demiş Arnold Edinborough.

Kediyi merak öldürüyorsa, insan ruhunu da merakın olmayışı öldürüyor!

Peki ya sen, meraklı mısın?

canel Yazar:

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir