İçsel yolculuk yaşamdaki en kıymetli serüven benim için. Hayat meşgalesinde bir aşağı bir yukarı gidip gelirken, kimi zaman kaygılı, hüzünlü kimi zaman enerjik, neşeli, düz çizgisi hiç de uzun soluklu olmayan bir yolculuk üstelik.
Herkesin tam ve bütün olduğundan hareketle, aranılan tüm cevaplar sadece içimizde derken bir şeyi atlayabildiğimizi fark ettim. Kendini bulma yolculuğu sadece insanın içine doğru mudur? Yani izole bir şekilde mi bulur cevaplarını? Bazen kendimi dinlemek için kaçıp gitsem bir yerlere diyorum. Muhtemelen en kolay orada inerim, derinlere. Kendime sorular sorarım, huzur anında cevaplarım şıp diye gelir. Sonra, hayatın içinde, en kalabalıkta en yoğun zamanda bir deneyim yaşıyorum. Sonra bir tane daha. Hiç kimsenin fark ettiremediği şeyleri fark ediyorum, karşımdaki insan ya da insanlarla. Anlıyorum ki, insanın alması gereken dersler ve öğrenmesi gerekenler, başka insanların içlerine kodlanmış sanki. Özellikle gizlenmiş gibi. Git ve parçaları bul!
Bu yüzden en çok kızdığımız insan bile, mutlaka bir şey öğretiyor bize. Bu yüzden onunla karşılaşmamız tesadüf değildi. Bu yüzden çok üzmüştü belki. Bu yüzden çok destek olmuştu. Bu yüzden birlikte ne de güzel gülmüştük. Bu yüzden hiç bir şey söylemeden gitti. Olumlu ya da olumsuz her ne yaşandı ise bir sebebi vardı.
Öğrenmek için, öğretmek için.
Başka bir insandan aldığımız dersler her zaman tatlı yolla da gelmiyor. Duvarlara çarpa çarpa, belki kanatarak bir yerleri. Çok acı çektirerek, gözüne sokar gibi. Düştüğü yerden kalkınca anlıyor insan neden “ben” in cevabını. İşte, o ordan oraya savuranı da sevmek lazım. Pişmeye vesile olduğu için, ruhsal rehber misali görevini yapıp gittiği için…
Annem ve babamdan öğrendim ayakta durmayı, sevgiyi, merhameti. Dostlarımdan öğrendim herşeye rağmen arka çıkmayı, cesareti ise bir büyüğümden. Kardeşliği kuzenlerimden öğrendim. Nasıl yönetici olunmayacağını deneyimleten yöneticim oldu benim. Kazık kelimesinin karekökünü ezberleten sevdiğim oldu. Sektörü ve yapılan işleri en iyi adaylarımdan öğrendim ben. Kendimi tanımama yardımcı olan iş arkadaşlarım oldu. Mentörüm dostum oldu, hocam arkadaşım.
Yani hayatı “seninle” öğreniyorum. Sen işte, öyle ya da böyle hayatıma “dokunan” herkesle.
İçsel yolculuk sadece sessizlik, ben ve “kaçmak” değilmiş aslında.
Hayat “aynı hataları” göz göre göre yapmak için o kadar da geniş alan ve uzun zaman tanımıyor besbelli. Deneyim her ne kadar kalıcı özet verse de insanın eline, başkasının özetlerinden de tek cümlelik anlam çıkarabilmeli. Yaşadığı olumsuzluklarda “ne öğrenmem gerekiyordu” diye bakıp, yoluna devam edebilmeli.
Bir kaç yıl önce tam da bugün benim hayatım değişti. Artık bugünden ileriye doğru baktığımı biliyorum. Bu yıl itibari ile bugünü hayatı birlikte deneyimleme ve “biz”i yaşama günü ilan ediyorum.
Ağız dolusu “biz” her kimi ya da kimleri çağrıştırıyorsa, onlarla büyümek, onlarla çoğalmak, onlarla yaşamak için…
İlk Yorumu Siz Yapın