En sevdiğiniz insanla basit bir tartışmanızın çığrından çıktığı oluyor mu? Neden böyle davranıyorum, bilmiyorum diyor musunuz? Yöneticiniz ile konuşurken sözcüklerin boğazınızda düğümlendiği oluyor mu? “Ben böyle biri değilim” dedirtecek şeyler yapıyor musunuz bazen? Bize tüm bunları yaşatan geçmişte verdiğimiz kararlar olabilir mi? “Ben değerli değilim, yeterince iyi değilim, o daha iyi!”
Yaşamımızın ilk 5 yılında en önemli içsel ve dışsal olayları kaydediyoruz, hem de sorgusuz sualsiz. Tüm bu kayıtlar neticesinde hepimizin içinde üç tane ego durumu oluşuyor; Çocuk, Ebeveyn ve özgür Yetişkin.
Neden mi bahsediyorum? Transaksiyonel Analiz’den bahsediyorum.
Thomas Harris’in, “Ben OK’im, Sen OK’sin” isimli 1967 yılında yayınlanan kitabının neden milyonlarca sattığını daha iyi anlıyorum şimdi. Cem Mumcu’nun neden “insana kendi kitabını yazdıracak kitap” olarak betimlediğini de. Harris’in kitabının temeli, bir dönem birlikte de çalıştığı Dr. Eric Berne tarafından oluşturulan Transaksiyonel Analiz’e dayanıyor. Harris’e göre kendimizi ve başkalarını değerli (OK) görmek mutluluğun, kişisel tatmininin ve iyi ilişkilerin anahtarı. (Kitabın Türkçe çevirisinde dahi “OK” kullanıldığı için, ben de aynı şekilde kullanmaya devam etmek istiyorum.)
Transaksiyon, bir kişiden gelen uyaran ve diğerinin ona verdiği yanıttan oluşur. Transaksiyonel Analiz (TA), bu bir tek transaksiyonu inceleme metodudur. Analizin amacı, her uyaran ve yanıtın insanların hangi parçalarından (ebeveyn, yetişkin, çocuk) kaynaklandığını ortaya çıkarmaktır.
Adam: Canım, gömleğim nerede?
Kadın 1: Neden hep bana bağırıyorsun? Sen zaten… (Çocuk)
Kadın 2: Nerede unuttuysan orada! (Ebeveyn)
Kadın 3: Görmedim ama birlikte arayabiliriz. (Yetişkin)
İçimizdeki bu ego durumlarını anlamak kadar başka insanlarda farketmek de önemlidir. Eric Berne, “bu varoluş halleri rol değil, psikolojik gerçekliklerdir” demiştir. Cem Mumcu’ya göre, insan içine bir TA aynası yerleştirirse, hem o “an”ı hem de “kendi”sini görebilir.
Transaksiyonel Analiz’de;
Ebeveyn; insanın ilk beş yılı olarak kabul edilen erken yaşlarında sorgulanmadan kabul edilen dayatılmış dışsal olayların, beyindeki kayıtlarıdır. Bu veriler düzenleme yapılmadan doğrudan alınır ve kaydedilir.
Her insanın beyninde hayata dair yüzlerce kural kaydı olduğunu düşünürsek, Ebeveyn muazzam bir veri deposudur. Beynimizin bu bölümündeki fermanlar “her zaman” “asla unutma” “sakın yapma” şeklindedir.
Çocuk; erken yaşlarda ebeveyn kaydı yapılırken bir kayıt daha yapılır. O da küçük çocuğun çevresinde olan bitene verdiği yanıtlardan oluşan “iç olaylar” kaydıdır. Örneğin, annesi ya da babası tarafından ters bakış atılan çocuk bunu nasıl değerlendirileceğini bilemez ve kendi hakkında olumsuz bir veri daha yükler; “benim hatam, her zaman böyle ve hep böyle olacak”.
Çevresinden en çok da ebeveyninden, onların takdirini kazanması gerektiğini öğrenen çocuk, takdir göründüğü gibi hızla da kayboluyorsa, sebep sonuç ilişkisi kurmakta zorlanır. Ne zaman ne olduğunu anlamadan kolaylıkla olumsuz duygular üreterek “ben OK değilim” sonucuna varabilir. Her zaman sorunu yaratan anne ya da babası değildir, sebep çocuk olma durumunun ta kendisi de olabilir.
Harris’e göre, herkesin içinde “OK” olmayan bir çocuk vardır.
Yetişkin: Bir çocuk on aylık olana kadar, içinde yalnızca Çocuk ve Ebeveyn kayıtları vardır. On ay civarında, çocuk tepkilerini seçmekte ve çevresini idare etmeye, teftişe ve keşif yapmaya başlar.
Yetişkin’e hayat veren hareket kabiliyeti, ilerleyen yıllarda da kişiyi stresli iken kafasını dağıtmak üzere yürümeye sevkeder. Yaşamın ilk yıllarında Yetişkin kırılgandır ve deneme yanılmaya tabidir. Ebeveyn kaydından gelen komutlar ve Çocuk kayıtlarının korkusu ile kolaylıkla nakavt olabilir.
Ebeveyn verisi bir yük mü, yoksa bir nimet midir? Bu durum, bilginin “Yetişkin” tarafından güncelleştirilmesine bugüne uyarlanmasına bağlıdır. Kabul mu edilmeli red mi? Seni yetiştirenlerin neye inandığından ziyade sen bugün neye inanıyorsun, senin doğrun ne? Negatif duyguların esiri olduğunda insanın kendine sorabileceği bir soru vardır: neden yetişkinde kalmıyorsun? Yetişkinin işi sürekli eski veriyi incelemek, sonucunda bu veriyi onaylamak ya da reddetmek, onayladı ise tekrar kullanmak için yinelemektir. Hareketin olduğu yerde, umudun olduğu yerde ve değişimin mümkün olduğu yerde “Yetişkin” i görürüz.
TA’da amaç ebeveyn ve çocuk kayıtlarından kurtulmak değil, içimizdeki veri bankalarını incelemektir.
Thomas Harris, her ne kadar verileri ve kayıtları incelesekte geçmişi silemeyiz diyor. Yine de nedenleri anlarsak aynı filmin bugün yeniden oynatılmasına izin vermeyiz. Kaydı silemesek de kapatmayı seçebiliriz.
Bu ego durumlarından hangisinin devrede olduğunu anlamamız için bir çok ipucu vardır. Sadece kelimeler değil ses tonu yüz ifadeleri ve beden dili de yardımcı olur. Bu ipuçlarındaki yeteneğimizi ne kadar arttırırsak Transaksiyonel Analiz hakkında o kadar bilgi sahibi oluruz diyor Harris.
Geçmişi değiştiremeyiz ancak bugün bizimdir!
İlk Yorumu Siz Yapın