Hadi Kuşağın Eskisi Yenisi Var, Peki Kişiliğin Karakterin?

Fena halde sıkıldık biliyorum. İşin ehli olanlar ve yeni kuşağın temsilcileri hariç, birçok kişi defalarca kuşaklar hakkında konuştu ve tüketti.  Bizde farkındalıktan geçip sıkılmaya varan farklı boyutlara ulaştık.

Elbette böyle bir girizgahtan sonra bahsedeceğim konunun özü bu değil ama bağlantılı. Karşılaştığımız hemen her olayda, “bu falanca kuşaktan, ondan böyle” diyoruz ya, işte son zamanlarda ayyuka çıkan bir sorun yok mu sahi?

Yaştan değil o baştan, karakterden diyesim geliyor. Bir dönem doğmuş olan bütün insanlar aynı fabrikadan çıkmış gibi olabilir mi? Ayırt edici genel özellikler elbette var, bunları araştıran işinin ehli uzmanlar da. “Günümüz gençleri ailelerine çok düşkün ve arkadaş gibi olmaktan rahatsızlık duymuyorlar“ örneği mesela. Doğru ama biri “bağlı”, diğeri “bağımlı” olabilir, dışarıdan aynı gibi gözükse de aynı değildir işte.  İşe alım süreçlerinde de, vakaları yorumlamada da en yanıltıcı taraflardan biri bu, her şeyde olduğu gibi bu konuda da ne yazık ki çok hakim olduğunu düşünen bolca yönetici var.

Sınıflandırmadan bıkmadık mı? Hepimiz hem aynıyız, hem farklı. Birlik bilincinin çok daha fazla konuşulduğu bu dönemde, kategorize etmenin dibini yaşıyoruz. İkilikler insanı çok zorlayan, yargıya sürükleyen, eleştiriye iten yegane şeylerden biri. Hayatta siyah beyazdan çok grinin tonlarını da unutmayalım, salt kitap cümlesi mi yani?

Her şeyden önce, ön yargısız, kritersiz, bir sınıfa sokmadan bir insanı tanıyalım. Karakterini, kişiliğini anlamaya çalışalım. “Ben”i haklı çıkarmaya çalışmaktan ya da bir gruba ait hissetmeye çalışmaktan dolayı karakteri, kişiliği, özü öne çıkaramaz olduk, hem de birçok ölçüm aracına rağmen. Sadece işe alımda değil, mevcut çalışanlar için planlanan her şeyde bunu yapalım. Her ne kadar modern yaşam karakteri aşındırıyor olsa da, insanın bir özü var değil mi?

Karakter iyi ya da kötü bir şey değil, ancak hepimizin güçlü karakteristik özellikleri var. Pozisyona, departmana, kurum kültürüne uyumda öngördüğümüz önemli olan özellikler neler? Şirketini değil de yöneticisini terk eden çalışanların, gitmeden hemen önce yaşadığı çatışma; değerlerin uyuşmaması ve karakterlerin / egoların savaşması kaynaklı değil mi? İşe alımı en iyi şekilde yapsak da bazen öngöremediklerimiz olduğu doğrudur, asıl gerçekler iş başında yaşanıyor, deneyimleniyor ise o zaman hem çalışanlar hem de şirket üst yönetimi, karakter – kurum kültürü gözlüklerini takmayı ihmal etmesin. Fena halde susadım önce “insanın özünü” anlamaya. Yaşamın bütününde kaçınalım dedikçe içine düştüğümüz “kategorize etmek” bizi içten içe çökertiyor. Karakter ve kişilik ile ilgili daha fazla detay, başka bir yazının konusu olsun.

Benim 2015 yılında iş dünyası adına en büyük dileğim ise, bir yerlerde “önce karakteri işe alanlar, sonra yeteneği eğitenler” gittikçe çoğalsın. Sadece bu yıl değil önümüzdeki birçok yıl aynı dileği sürdürebileceğimi biliyor olsam da çok umutluyum. Gelecek güzel gelecek.

canel Yazar:

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir